30 Haziran 2008 Pazartesi

Pasifik Kıyılarında Ben

Bunaldık şehirden ,aldık başımızı vurduk yollara.Her fırsatta derdim denizi özledim.Unutmamış ben plansız attık kendimizi yollara sanırken Japon balığım bilirmiş gidiceğimiz yeri. Bu sahilde yüzülmüyormuş tehlikeli dalgalar çok yüksekti.Ama sörf yapıyorlardı.


Ben deniz kabuğu toplarken habersizce çekmiş resimlerimi Japon balığım.Çok mutlu oldum görünce sürpriz oldu bana da.Attım ayakkbılarımı bir kenara yürüdüm hemen hemen sahil boyunca.


Güneş burda batarken Türkiye'de öğlen oluyordu çok çok sevgilerimi yolladım inşallah varmıştır.


Bu sahile türleri azalmakta olan bu Kırmızı Deniz Kaplumbağaları gelip yumurtalarını bırakıyorlarmış.Korumaya almışlar o bölge kapatılmış.Ağustosta çıkacaklarmış yumurtadan .Gideceğiz inşallah.



Burada da ingilizce bilgi.
Japon balığım iyi ki varsın seni çok seviyorum.

28 Haziran 2008 Cumartesi

Uzun Zaman Oldu

Türkiye'ye şafak Antalya...Heyecan dorukta bavulum full hediye ile dolu kendime bir parça koyacak yerim yok sanırım ablamın bavuluna el atıcam Canım ablam benim (yağ çek )
Bunlar benim yeni cicilerim.Hediye alışverişinde kendimi es geçemedim.Ben su içmeyi unutanlardanım bu yüzden kendimi hergün en az 1 litre içmeye zorlamaya karar verdim.Dolduruyorum Pooh'umu bütün gün ordan oraya dolanıyoruz evin içinde : ) ama işe yaradı içebiliyorum .



Bu da benim yeni minderim.Aslında içinde şişme minder vardı ama rahat edemedim.Bende evdeki minderlerimi topladım poohuma emanet ettim ve rahat ettim.Vallahi süper oldu :)
Bu çanta ise benim öğle yemeği çantam yani Japonca'da obento çantam :)Yıllar sonra ilkokul çocuğu gibi beslenme çantası hazırlıyorum kendime ama burada çok normal herkes evden götürüyor sayılır :)Aynısından küçük kardeşime de aldım sayemde o da birazcık Winnie hayranı :)Bir Winnie günü de bu kadarla sona erdi.Türkiye'ye bi gitsem ordaki Winnie'lerime kavuşsam










Yağmur Yağıyor



Yıllardır haziranlarım günlük güneşliktir benim alışamadım ben yağmurlu hazirana.İçim sıkılıyor sonbahar hüznü çörekleniyor içimin ta içine.Elim kolum kalkmıyor.Pufff offf sesleri çıkarıyorum mütemadiyen.Yukarıda ki fotoğraf 2 dakika önce tarafımdan çekildi.Balkondan çektim.İçimde büyük bir heyecan şafak 14 .Notlar alıyorum kendime yapacaklarım,yiyeceklerim,getireceklerim .Off geçsin bitsin günler artık ya.Ben gideyim ananemin yıkadığı mis kokıulu çarşaflarda uyuyayım. ben saçmalarım daha da bunun sonu iyi değil .Sus serrose hadi git artıkkkk



İki Minik Mİsafir


Günlerden sonra bugünüm yoğun geçti.Yukarıda görmüş olduğunuz iki melek benim öğrencim.Geçen haftalarda ailece misafirim olmuşlardı.Ben o gün onlara kuru pasta hazırlamıştım.Büyük olan Sena çok sevdi ve bende yapmak istiyorum dedi.Bugüne sözleştik.Sabah kalktım evi bir güzel temizledim.Alışverişimi yaptım ve bu minikleri beklemeye başladım.


Sözleştiğimiz saatten bir saat sonra geldiler biraz telaşlandım.Annelerinin son anda işi çıkınca biz 3 kişi kaldık.Efendim ellerimizi yıkadık.Malzemelerimizi masamıza hazırladık.Ve tarife göre adım adım yaptık.Ben hemen hemen hiçbirşeye karışmadım.Sadece yönlendirdim.Biraz iletişimimiz zor oldu ama yarım Japonca yarım Türkçe becerdik.




Bu iki meleğin el becerisi ,resim yeteneği ve kelime hafızası süper.Maşallah 41 kere.



Büyük olanın adı Sena ve 7 yaşında küçüğü ise benim Hollywood starım Ayla ve 4 yaşında.Babaları Türk anneleri Japon ve ikiside Dünya iyisi 2 insan.Allah mutluluklarını daim eder insallah.


Ben Japonya'daki bir Türkçe okulunda öğretmenlik yapıyorum.Bu melekler ve aileleriyle bu sayede tanıştım.Kızlar bana hemen alıştı ve tabi bende onlara.Yukarıdaki foto kuru pastalarımızın son hali.



Günün sonunda bu haldelerdi.Oyunlar oynadık,çizgi film seyrettik,boyamalar yaptık ve az önce de vedalaştık.


Dondurma Sevdam



Yaz kış demeden dondurma yiyenlerdenim.Türkiye'de kışları battaniye altında çoookk dondurma yemişliğim vardır.Zira bu sebeple 53 kilo geldiğim Japonya'da 59 kilo bulunmaktayım.Efendim gam yok keder yok bir hasretlik var o da vurduruyor beni dondurmaya ve abur cubura.Günde en az 2 dondurma yiyorum resmen sigara alkol gibi bişey oldu benim için.Birkaç gün önce gittiğim alışveriş merkezinde bulduğum bir dondurmacıda L boyunda bir dondurma yedim.Ben yedim çoktan bitti size de bakması kaldı :)

İçimden Geldi


Epeydir yaz(a)madım aslında imkanım oldu ama içimden gelmedi.Benim öyle anlarım vardır durulurum ,hiçbişey yapmak gelmez içimden.Öyle bir dönemin sonlarındayım.Biraz biraz açılıyorum sanırım.Dün Japon&Türk derneğinin çay partisi vardı.Epey kalabalıktı hatta eğlenceli bile sayılırdı.Normalde bu saatte benim okulda olmam gerekirdi ama istasyona yürürken yarı yoldan eve döndüm içimden gelmedi okula gitmek.
Şimdi ise boş boş pcye bakıyorum acaba gitsemiydim okula diye içim içimi kemiriyor.Yukarıdaki fotoğraf klasik eski japon sokaklarına çok güzel bir örnek kendimi orda Bir Geyşa'nın anıları filminde hissettim.Kitabını da okumuştum.Film&kitap ikisinide sevdim.

Taze Geldi Bunlar


Japon'yaya gelirken fazla kitap alamadım yanıma yani 10 kitap gelebildi benimle birlikte okundu bitti hepsi.Krizdeydim her gördüğüm kitapevine girip bir umut dolandım ama yok Türkçe kitap yok sözlük var sadece :( derken Türkiye'de iken sık sık alışveriş yaptığım kitapyurduna bir bakınayım derken japonya'ya gönderi yaptıklarını gördüm.İçimde bir korku bir heyecan (ya postada kaybolursa gibi) siparişimi verdim.10 gün sonra kapımda postacı belirdi ve ben kitaplarıma kavuştum. İlk verdiğim siparişteki kitaplardan Portobello cadısını okuyorum şuanda.Ben sevdim akıcı ,güzel yaşam dersleri ,sözleri de var.O bitmek üzere olduğundan 10 gün önce 2. siparişimi verdim ta-dam bugün geldiler.
İkinci siparişimi verirken çok satanlardan etkilendim ve okuyucu yorumların
dan.Sadece Erdal DEMİRKIRAN'ın kitabı uzun zamandır aklımdaydı ama fırsat olmamıştı.Bu ara uyku problemi çektiğimden bir umut aldım bakalım neler olacak?Sabah elime aldım kitabı yarıladım baya akıcı bakalım benim üzerimde de işe yarayacak mı?
Hemen hergün trene biniyorum 20 dk gidiş -geliş 40 dakikam trende geçiyor ve kitap okumak çok iyi geliyor trende.Yukarıda söylediğim gibi Portobello Cadısı var bu ara elimde .Kitap kendine Athena diyen bir kadının yaşam öyküsü.Yazarı PAULO COELHO.Seviyorum ben bu adamı ya :) Daha önce Simyacı,Pıedra ırmağının kıyısında oturdum ağladım,Veronika Ölmek İstiyor Kitaplarını okudum.Aslında Türkiye iken Hac ve Zahir 'i de almıştım okumak nasip olmadı daha.Bu sefer inşallah .ben şimdi gideyim biraz kitap kokusu çekeyim içime ......

Winnie The Pooh Çılgınlığım




Seneler önce tanıştım Pooh ile yüzündeki ifade hüzün mü yoksa gülümsüyor mu anlamadım.Orada başladım onu sevmeye ve onu nerede görürsem almaya.Biliyorum kocaman kız oldum ama hala dayanamıyorum hatta düşünemiyorum.En büyük zaaflarımdan biri oldu Pooh.Japonya'da da o kadar çok var ki Alah'ım sabır dediğim çoook oluyor.
Bir çok Winniem Türkiye'de kaldı.Buradakileri sizin için fotoğrafladım.

Yakın çevrem bu huyumu iyi bilir bu yüzden kim ne görse alır bana Winnie li bişeyler.Pijamam,sabahlığım,kalemlerim,defterlerim,çoraplarım,odam herşeyim 6 yaş çocuğu gibi Winnie'li dir benim.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Winnie_The_Pooh hakkında biraz birşeyler okuyabilirsiniz.Japoncada bey-bayan olarak San denir.Çocuklara ise chan(çan) denir.Pooh'uma ise Poohchan diyorlar ve bende Poohchan hastası Serrose :)

Türkiye'den döndükten sonra nasipse Tokyo Disneylanda gideceğiz.O zaman Pooh'uma doya doya sarılcam.Bol bol resmini çekip hasret gidercem :)
Aşağıdaki gibi bir sofra isteyenler buyursun gelsin beklerim her zaman:)










Japonya'da Haziran

Ben Japonya'ya geleli 9 ay oldu daha ilk kışım ,baharım ve yazım :). Nisan ve mayıs ayları Türkiye'ye yakın bir şekilde gitti. Fazla etkilenmedim.Ben de bir telaş geliyor yaz diye bütün kışlıklarımı kaldırdım.Ortada sadece tiril tiril kıayafetler kaldı.Sonunda geldi haziran ayı geldi yaz sanırken haziran 1 yağmurlar başladı .Okulda öğretmenimiz anlattı haziran ayı yağmur ayıymış ^TSUYU^(梅雨).Gök gürüldüyor ,yağmur durmak bilmiyor bu zavallı ben de hasta oluyor tüm bunlar olurken.Çünkü ay başınadn beri bir uygun giyinemedim.Hava resmen sağ gösterip sol vuruyor bana.Bu yüzdendir birkaç gündür yazamamam.
Not:Kanji sınavımda puan en yüksek 30 puan iken bendeniz 26 puan almış bulunmaktayım

Japonya'daki Restoranlar























Japonya 'daki dükkanların birinci öncelikleri her zaman için 1. kalite hizmet.Müşteri önemlidir,müşteri haklıdır politikası izliyorlar.Bu sefer biraz restoranlardan bahsetmek istedim.Japonlar dışarıda yemek yemeyi çok seviyorlar.Dünya mutfaklarına da çok önem veriyorlar.Burada her ülkenin restoranını bulabilirsiniz.En çok dikkatimi çeken şey restotanların vitrini olmuştur hep.Aşağıda görünenlerin hepsi birebir maket.Yani seçtiğiniz tabak aynen öyle geliyor.Hemen hemen tüm menü maketleniyor.Fotoğraflar İtalyan ve Japon restoranlarından.














Ben Japon yemeklerini hala yemiyorum ama eskisi kadar katı değilim.Eskiden koku dayanılmaz geldiği için yolumu değiştiriyordum.Artık restoranlarına gidebiliyorum :) İlk zamanlar epey zorlandım ,buraya gelmeden önce yemek yapmayı bilmiyordum.İlk zamanlar Mc Donals bana yetiyordu ama artık midem almamaya başladı ve iş başa düştü.Yemek blogları yazanlardan Allah razı olsun.Yazıcıdan çıkarıp tarifleri elimde kağıtla çok yemek yaptım.Başa çıkamadığım anlarda ise ablaya telefon ocak kısık mı olcak ,göz kararı yağ
ne kadar oluyor aşağı yukarı bana göre haklı ablama göre saçma sorulardı bunlar.Ama çok şükür bitti artık gözümün kararı bir yağım var :) Şuanda yeni aldığım kararım Japon yemeklerini yiyebilmek tabii dinimizce sakıncası olmayanlarından.Ve bugün bu işe başladım udon restoranına gittik arkadaşımla.Sağolsun en kolayından başladım bugün yapı itibari ile karışık görünüşlü yemekleri yiyemem burda bu özellik tam bir kabus.Her yemek çok karışık .Ama oldu ya yedim gitti ne lezzetli ne lezzetsiz :) yeni durak sushi .Aşağıdaki resim ise benim yediğim tabak küçük tabakta taze soğan var arzu eden ilave edebiliyor ben tabikii ekledim.Ben sebzeli udondan başladım.Mantar,beyaz turp rendesi,birkaç yeşil sebze (ıspanak ve adını bilmediğim bişey)yedim.Bugünde böyle bitti.









日本に来た時、お店の前にメニューの見本がディスプレイしてあるのにとてもびっくりした。私の国ではありません。そして、これはとてもいいサービスだと思います。
はじめ、私は日本の料理が好きではありませんでした。でも、私は日本の料理にトライすることにきめました。日本の料理をたべずに日本にすむことはとてもむずかしいと思ったからです。
今日、「うどん」をはじめてたべました。きのことやさいのうどんです。あまり好きじゃありませんでした。たぶん、トルコの料理とあじがぜんぜんちがうからだと思います。でも、もっとあたらしいあじをたべたいと思います。
「すし」をたべたいけど、ちょっとこわいです・・・




















YWCA Japonca Okulum

Haftada iki gün Japonca okulum var.Pazartesi ve çarşamba yetiyor ve artıyorda bile dersler çok ağır geldiğinden okul günleri iptal oluyorum.Alnımın akıyla (çok şükür) 1 stebi bitirdim ve şuanda 2. stepteyim.Kabus kanjiler bu stepte başlıyor




(derste gizli foto çekimi sırasında beni yakalayan çinli sınıfım arkadaşım)




Japonca 3 alfabeden oluşmakta Hiragana,Katakana ve Kanji.Uzun yıllar önce Japonlar kanjiyi çinden almışlar.Yazmak,okumak zor olduğundan bir nebze kolaylaştırmak için Hiraganayı yaratmışlar daha sonra yabancı dillerden gelen kelimeleri yazmak içinde Katakanayı bulmuşlar.Kanjiler hece,kelime ve harf olabiliyor.Aynı kanji birçok anlama gelebiliyor.Hiragana ve Katakana ise Kanjiye göre daha kolay.Japonca kurslarının 1.steplerinde Hiragana ve Katakana öğretiliyor Kanji ise 2. stepte başlıyor.Yani bu belkide benim okulumun öğretim şeklidir emin değilim.Fotoğrafları bugün sınıfımda çektim.İlk resim çarşamba günü öğretmenimiz.Anlatımı gerçekten iyi zira pazartesi gününün öğretmeninde hepimiz uyuyoruz.
Hiragana ; わたし ben demek
Katakana; トルコ Türkiye demek
Kanji; 私  ben demek


Bu sefer sınıfımız 13 kişi ve gene hepimiz bayan genellikle eğlenceli geçiyor.Sınfımız çok karma
2 Türk (biri ben ),pembeli hatun Filipinli,yanında Tailandlı,onun yanında Rus,karşıda kafasını tutan arkadaş Ukraynalı ve yanındaki ise 6 çinliden 1 i son olarakta Taiwanlı bir arkadaşım var.
2. stebi bitirme sınavım 3 temmuz korkuyorum kanjilerden.
Bugünlükte bu kadar ben biraz ders çalışmaya gidiyorum.



Türkiye'ye gitme hazirliklari 1


İnşallah kısa bir süre sonra Türkiye'ye gideceğim.Şimdiden ne alsam ne yapsam telaşı sardı.Kimsenin gönlü kırılmasın diye iyice düşünmek lazım.Bugün günlük mutfak alışverişi ile başlayan maceram bir ressam edasında son buldu.Yeni bir alışveriş merkezine gittim.Aylak aylak gezerken bir mağaza buldum.Düz renk alışveriş çantaları buldum hemen alayım belki süsler püslerim diye düşündüm.Kasada kasiyer bana damgalarla birşeyler yazmak ister misiniz diye sordu.Bende olur tabi dedim.
Bakın nasıl ciddi ciddi çalışıyorum.Şapkamda iyi tesaduf oldu bugün :)

Anneme,ablama.ananeme ve teyzeme :) son halleri
Ve alışverişin sonu.Ben meyvesiz yaşayamayanlardanım ama Japonya'dakilerin hemen hepsi ithal olduğundan çok pahalı.Bende dayanıyorum Türkiye'de bol bol depolucam bedenimde :)
Bir adet karpuz 1780¥ yaklaşık ytl fiyatı 18 ytl sanırım.Ben şimdilik bakmakla yetindim.Bekle beni Türkiye ben geliyorum :)


Sakla Yamalarını Kalbim

Ne gül,
Ne yarın!
Gül,küle karılmış günlerin tortusunda.
Yarın,vurulmuş yatıyor bugünün avlusundaç
SAKLA YAMALARINI KALBİM

İnsanlar büyüdükçe günler kısalırlar;
Günlerimiz gibi aşklarımız da
Yittikleri duraklarda kalırlar.
SAKLA YAMALARINI KALBİM


Kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla.
Yürü,arkana bakma, ama umursa
Bazen anılara en çok yakışan elbise,
Birkaç DAMLA gözyaşıdır unutma!!!!!

YILMAZ ODABAŞI

Bu şiir benim dilimin dönmediği heryerde imdadıma yetişti.Öyle güzel yazmış ki
usta üzerine ne desem boş.
Hayatımın şiiri desem yeridir.
Hayatta yapabileceğimiz en iyi şeydir bazen
Yürüyebilmek ardımıza bakmadan ama umursayarak!!!!

Kimya Hatun


http://www.kitapyurdu.com/ sayesinde ta buralara kadar geldi kitabim ve soluksuz okudum.Bugun bitti kitabim biraz icim burkulmadi desem yalan olur.Mevlana'nin hayati hep cekici olmustur benim icin.Bu kitapta onun hareminde yasamis olan Kimya Hatun'un hikayesi.Arka kapakta diyor ki ;
Kocasının ölümünden sonra Mevlana Celaleddin-i Rumi ile evlenen Kerra Hatun, yeni kocasının haremine yerleşir. Tabi sevgili kızı Kimya da onunladır. Kimya Hatun içine düştüğü bu yeni dünyada bir yandan kendini bulmaya çalışırken, diğer yandan da mevlana'nın özel yaşamına şaşkınlıkla şahit olmaktadır.İrfan ve Tasavvuf dünyasının iki dev ismi Mevlana ve Şams'in yaşamanına dair birçok bilinmeyenin bilinmesine yardımcı olacağını umduğumuz bu ramanın asıl kahramanları, herhalde kadın oldukları için tarih tarafından bir kenara itilmişlerdi. Yazar Saide Kuds, eski yazıları ve Şems ile Mevlana'nın karşılaşmakayıtlarını derinlemesine inceledikten sonra hayatı bu her iki adama da bağlı olarak geçen genç bir kadının hikayesinin unutulduğunu fark eder. Ve biyografik bir roman dili ile anlattığı kimya Hatun'un yaşamını tozlu sayfaların arasından çekip gün ışığına çıkarır.

Ben cok severek okudum.Anlatim dili bana akici geldi.Tereddutte olanlariniz var idi ise bence mutlaka okuyun derim.
not:yarin kanji sinavim var ve ben biraz hastayim.Hic ders calismakta gelmiyor icimden.Dua edin benim icin lutfen.

Ben tatilde Nagoya Kalesindeydim




Bu aralar epey bir bos vakit bollugu yasadigim icin kendimi daha once firsat bulamadigim seyleri yapmaya adadim.Gezmek gibi :)
Simdi karsinizda Nagoya kalesi.Orjinal kale 2. Dunya savasinda yanmis oldugu icin restore edilmis.Japonya'nin buyuk ve unlu kalelerindendir.Unu ise catisinda bulunan 2 tane altin baliktan~mis.

Kalenin ici suanda muze tam tamina 6 katli.Canim Japoncuklarim icine super bir sistem yapmislar sanirim 3. kattaydi.Eski Japon sokaklari insa etmisler.Fonda sokak sesleri (o zamanlarin) ve aydinlatma sistemi ile geceyi ve gunduzu yasiyabiliyorsunuz.Super bisi di.


Final fotografi da yazlari burada cok yaygin olan kirma buz ve serbet ben kavunlu yedim.
Biraz lezzetli ama nerde benim ulkemde has kardan yapilani nerde buu :(
Simdilik gene benden bu kadar bilmiyorum oralarda misiniz?Ama ben buralardayim.
Hayat yolunun hic ummadigim ulkesinde hic ummadigim hayallerindeyim
cici bakin kendinize

Garip Şahıslar

Bugun tesaduf eseri bu sahisla karsilastik.Gayri ihtiyari sola donen bir kafa ve cigliklarim agaclarin arasindan onu gorunce korktum.Anlik sokumun ardindan hemen yakindan gorme istegi sardi beni.Yollarinda azcik kaybolsam da ulasabildim sonunda.Japonya'd


a yaygin olan dinlerden biri de Budizm oldugu icin bu Zat-i muhteremin onemli biri oldugunu sandim kendimce.Boy boy fotolarini cektim biraz urkmedim desem yalan olur : )
Eve gelip google amcamdan sordum kendisini onume cikan kanjilerden korkup online arkadaslardan bir kurban sectim kendime ve ta-daaa.... Edindigim bilgiler bu amcamiz unlu bir Budist falan degilmis devrin cok zenginlerinden ve unlu olmak isteyen bir sahismis.Hal boyle olunc amcamiz paraya kiyip devrin en buyuk Buda (kendisi) heykelini yaptirmis.Kendisi 18.8 m olmakta ve betondanmis.
Yapimina 1923 yilinda baslanmis ve 1927 yilinda tamamlanmis.Zat-i muhteremin adi ise SHURAKUEN DAIBUTSU imis. Suanda Japonya'nin en buyuk Buda heykeli degilmis artik.Ama herhalde siralamada ilk 5'e girer.Bu tamamen benim uydurmam.Neyse efendim bu amcam beni gunluk planimdan 45 dakikacik ayri tuttu ama degdi beee ... Simdilik bu kadarcik.Hala oralarda kimsecikler yok ama BEN VARIM